SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2726 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مَحْبُوبُ بْنُ مُوسَى أَبُو صَالِحٍ أَخْبَرَنَا أَبُو إِسْحَقَ الْفَزَارِيُّ عَنْ كُلَيْبِ بْنِ وَائِلٍ عَنْ هَانِئِ بْنِ قَيْسٍ عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَامَ يَعْنِي يَوْمَ بَدْرٍ فَقَالَ إِنَّ عُثْمَانَ انْطَلَقَ فِي حَاجَةِ اللَّهِ وَحَاجَةِ رَسُولِ اللَّهِ وَإِنِّي أُبَايِعُ لَهُ فَضَرَبَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِسَهْمٍ وَلَمْ يَضْرِبْ لِأَحَدٍ غَابَ غَيْرَهُ

 

İbn Ömer'den demiştir ki:

 

Rasûlullah (s.a.v.) Bedir (savaşı) günü (ayağa) kalarak:

 

"Gerçekten Osman, Allah'ın ve Rasulünün yolunda hizmette bulundu. Ben de onun adına biat ediyorum." deyip (ganimet malla­rından) ona da pay verdi. Oysa onun dışında, harbe katılmayan hiçbir kimseye (ganimetten) pay vermemişti.

 

 

İzah:

Her ne kadar metinde Hz. Peygamberin Hz. Osmanın dışında   Bedir   savaşına  bilfiil   katılmayan kimselerin hiçbirine ganimetten hisse vermediği ifade ediliyorsa da aslında, es-Siyerü'1-Kebir isimli eserde açıklandığına göre, Hz. Peygamber bilfiil Bedir harbine katıl­mayan Hz. Osman'a Bedr ganimetlerinden pay verdiği gibi, Şam taraflarına giden Kureyş Kervanım takib etmek ve onun hakkında haber getirmekle gö­revlendirdiği Talha b. Ubeydullah ile Said b. Zeyd (r.a)'e ve Medine'den ge­len münafıklarla ilgili bir haberi tahkik etmek üzere, Medine'ye gönderdiği Ensar'dan beş mücahide de bilfiil savaşa katılmadıkları halde, Bedir gani­metlerinden hisse vermiştir. Bu mücahidler her ne kadar bilfiil savaşa katıl-mamışlarsa da aslında, bilfiil harp ülkesinde Rasul-i Ekrem'in ve tüm müs-lümanların hizmetinde bulunmuşlardır. Medine'ye gönderirken Hz. Talha ile Hz. Said'den Medine'de bulunduklarından dolayı harp ülkesinde değil, İslam ülkesinde bulundukları iddia edilemez.

 

Ayrıca bazı kimseler, "Allah Teâlâ hazretleri, Bedir ganimetlerinin pay­laştırılmasını Rasulünün arzusuna bırakmıştı. O ganimetlerde kimsenin hakkı yoktu. Bu sebeple Hz. Peygamber sözkonusu ganimetlerden istediği kadarı­nı istediği kimseye vermeye salahiyetli idi de onun için sözü geçen kimselere de Bedir savaşına katılmadıkları halde ganimetlerden pay verdi. Nitekim "... Ganimetler, Allah'ın ve Rasûliinündür..."[Enfâl 1] ayet-i kerimesi de bunu gös­terir." demişlerdir. Siyer-i Kebir şerhinden naklettiğimiz bu ifadelerden de anlaşılıyor ki aslında Bedir savaşına bilfiil katılmadığı halde Bedir ganimet­lerinden pay alan sadece Hz. Osman değildir. Fakat Hz. İbn Ömer bundan haberi olmadığı için "Savaşa katılmadığı halde ganimetlerden pay alan sa­dece Hz. Osman'dır..." diye rivayette bulunmuştur.

 

Hanefi âlimlerinden Ebû Ca'fer Tahavî, bu hadisle ilgili olarak şu açık­lamayı yapıyor: *'Hz. Osman Hz. Peygamberin emriyle Medine'de kalarak ailesi Rukiyye'nin hastalığıyla ilgilenmek üzere görevlendirildiği ve bu yüz­den de katılmayı çok istediği halde bilfiil katılamadığı, Bedir savaşının gani­metlerinden hisse aldığı gibi,devlet reisinin bir başka cephede savaşmak üze­re müslümanların işleriyle görevlendirildiği bir kimse de müslümanların eli­ne geçen ganimet mallarından pay almaya hak kazanır. Kumandan, harp mal­zemesi ikmal etmek üzere İslam ülkesine geri gönderdiği kimselerle, Harbe katılmayı çok arzu ettikleri halde devlet reisinin görevlendirdiği yeri terke-demeyen ve bu yüzden de savaşa katılmayan kimseler de ganimetten pay al­maya hak kazanırlar. Her ne kadar 2723 numaralı Ebû Hureyre hadisinde Hz. Ebanı, Necd taraflarına gitmek üzere bizzat Hz. Peygamber gönderdiği halde, dönüşte ona ve arkadaşlarına Hayber ganimetlerinden pay verilme-mişse de, aslında bunun sebebi Hz. Peygamberin Hz. Eban ile arkadaşlarını savaş başladıktan sonra değil de savaş başlamadan önce göndermiş olması­dır. Bir başka ifadeyle, Hz. Eban'ı Hayber savaşına katılmaktan alıkoyan sebep kendisine Hz. Peygamberin vermiş olduğu görev değildi. İstese idi Hay­ber savaşı sona ermeden önce arkadaşlarıyla birlikte Hayber mücahidlerine katılabilirdi.

 

Avnü'l-Ma'bûd yazarının ifade ettiğine göre, her ne kadar konumuzu ilgilendiren bu hadis-i şerifte Bedir muharebesinin sonunda Hz. Peygambe­rin, Hz. Osman'ın gıyabında onun adına bîat aldığı ifade ediliyorsa da, bu doğru değildir. Hadisin bu kısmını bazı raviler yanlış rivayet etmişlerdir. Hz. Peygamberin kendi sağ elini sol eli üzerine koyarak Hz. Osman'ın gıyabın­da, onunla biatlaşması hadisesi, Bedir savaşında değil, Hudeybiye gazvesin­de olmuştur. Nitekim Buharı ve Tirmizi'de zikredilen şu hadis-i şerifte bu gerçeği ifade etmektedir:

 

"Osman b. Abdullah b. Mevhibden rivayet edilmiştir ki, Mısır halkın­dan bir adam, Beytullah'ı haccetti ve (orada) oturmakta olan bir cemaat gördü.

 

"Bunlar kimlerdir?" diye sordu.

 

"Kureyşdir" dediler.

 

"Şu şeyh kimdir?" diye sordu.

 

İbn (i Ömer) dir." dediler. Yanına geldi ve:

 

"Sana birşey soracağım; şu ka'be'nin kutsiyeti hakkı için senden bana (gerçeği) söylemeni istiyorum. Uhud savaşı esnasında Osman'ın kaçtığını bilir misin?" dedi. Şeyh:

 

"Evet" diye cevap verdi. Adam:

 

"Rıdvan Matından geri kaldığını ve bu biate katılmadığını biliyor mu­sun?" diye sordu. Şeyh:

 

"Evet" diye cevap verdi. Adam:

 

"Bedir savaşından geri kaldığını ve bu savaşa da katılmadığım bilir mi­sin?" dedi. Şeyh:

 

"Evet" diye cevap verdi. Bunun üzerine adam "Allahü ekber" diye mu­kabele etti. İbn Ömer Ona:

 

"Gel" dedi "sorduğun hususları sana açıklayayım. Uhud günü esna­sında Osman'ın firar etmesi ise şehadet ederim ki; Osman, Allah tarafından affedilmiş ve bağışlanmıştır.[bk. Âl-i İmrân, 155] Bedir savaşından geri kalmasına gelince, çün­kü peygamber (s.a.v.)'in kerimesi Hz. Osman'ın yanında veya nikahı altında bulunuyordu. Peygamber, (s.a.v) ona "Bedir savaşına katılan kişinin seva­bına ve (ganimet) payına sahip olacaksın." buyurmuştu. Rıdvan bi'atinden geri kalması da Mekke içinde Osman'dan daha kıymetli bir kişi olsaydı Rasûlullah (S.A.V.) Osman'ın yerine onu gönderirdi. Rıdvan biati Osman Mekke'­ye gittikten sonra oldu. Peygamber (S.A.V.) sağ eli için "Bu Osman'ın elidir" buyurarak, onunla (so1 elinin üzerine vurdu ve (biat) Osman içindir- buyur­du." İbn Ömer, ona simdi bunu (izahı) da beraberinde   götür" dedi.[bk. Molla mehmetoğlu O. Zeki Sünen-i Tirmizî Tercümesi, VI, 261-262.]